Film İncelemesi: Çizme (1991)

Cizme-1255344524

Karadeniz’de bir kasabanın nahiye müdürü, on sekiz yıldır yürürlükte olan Türkçe ezan yasasını kararlılık ve inançla uygulamaktadır. 1950’deki seçimi Demokrat Parti kazanmıştır ve halk merakla DP’nin ilk icraatının Türkçe ezan yasasını kaldırmak olacağını tahmin etmektedir.

Bir sahnede bu Nahiye Müdürü’nün “zulmü” anlatılıyor.  İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türk ordusu saldırılma tehlikesine karşı teyakkuzdaydı ve zaten yoksul olan ülkede giderleri karşılamak için ağır vergiler konmuştu. Anlatıldığına göre Nahiye Müdürü ölü gömme töreni sırasında gelmiş, tabutu açtırmış, ölüyü kefenli görünce paylamış kasabalıyı “askerin giyecek donu yok, bunca kumaşı ölüye harcıyorsunuz” diye. Bu zulümmüş efendim. İslam adına konuşma iddiasındaki yazar Kuran’dan habersiz, Muhammed’in ne anlattığından habersiz. Ölüyü kefenleme geleneğini Allah’ın buyruğu sanıyor, din sanıyor. Bırakalım Allah’ın buyruğu olmamasını bir yana, ölüyü kat kat kefenleme geleneği büyük olasılıkla Yahudilikten ve başka dinlerden geçmiştir.[1] Akılcı, mantıklı, iyi ve yararlı olanı gizemli, mantıksız ve yararsız olana kurban etme anlayışı da İslam’a yabancıdır, Muhammed’in öğrettiğiyle bağdaşmaz.

Kefen öyküsünü anlatan dindar karakter Boz Ali film boyunca Nahiye Müdürünü öldürmeye çalışıyor. Müdürün ölümü hak edecek bir suç işlediği gösterilmiyor ve söylenmiyor. Adamın ölümü hak edecek suçu, zamanın yasalarını ve dolayısıyla anadilde ezanı uygulamak! Film, Kuran’daki en ağır suçlardan birini işlemeye çalışan Boz Ali’yi asla eleştirmiyor.

Kuran’da “namaza çağrı”dan yalnızca bir ayette söz edilir, onda da biçim bildirilmemiştir.[2] Nitekim Arapçasını bırakın hiç ezan okumadan namaza çağrı yapan cemaatler vardır.[3] Aslında salâtın bile biçimi bildirilmemiştir ama bunu yalnızca okuyanlar görebiliyor. Filmde Türkçe ezanın ezan olmadığı defalarca, bıktırırcasına söyleniyor. Öyle ki artık filmin ezan dediği şeyin Kuran’da salâta çağrı denen şey olmadığından kuşkulanmaya başlıyoruz. Kuran’da yer almayan bir olgu için kopuyor bunca kıyamet.

Bir sahnede bebeğin kulağına ezan okuyan “hocaefendi” gözaltına alınıyor. Oysa yasaklanan yalnızca imamların camide okuyacağı Arapçaydı. Film açıkça yalan söylüyor.

Bir de Demokrat Parti’yi Müslüman sanma ahmaklığı var elbette. Menderes ve adamlarının onda dokuzu münafıktı. Türk seçmeni bu çizgisini bugüne dek kararlılıkla korudu. Kendini Atatürkçü sanan taban sahte Atatürkçülerden, kendini Müslüman sanan taban sahte Müslümanlardan desteğini hâlâ esirgemez.

Belki filmdeki en vurucu saçmalık şu: Adamın biri seçim bahsi oynamış ve kaybettiği için bütün gün kemençe çalacakmış. Çalamazsa rakibi ineğini alacakmış. Nahiye Müdürü bunu duyunca “hani bunlar dindardı” diyor. Nahiye müdürü herhalde İslam’da bahse girmenin yasak olduğundan söz edecek sanıyordum. Ama müdürün eleştirisi: “Ramazan’ı böyle çalgı çengiyle mi karşılıyorlar?” Filmin temsil ettiği uyduruk İslam’a göre Ramazan’da müzik çalmak çirkinmiş. Kumarın Kuran’da açıkça yasaklanmış olmasına film boyunca değinilmiyor. Demek ki yazar bunun farkında bile değil. Kuran’ın en basit, en net yasalarını bilmeyen yazar bize Müslümanlık taslıyor.

Bu arada kasabada darda kalana faizli borç veren bir tip olduğunu da öğreniyoruz. Yani bu kasaba o kadar Müslüman ki, bir tefeciyi sorun olarak görmezken ve aralarında barınmasına izin verirken, sözlerini anladığı bir namaz çağrısı ona dayanılmaz acılar çektiriyor! Boz Ali, Allah’a savaş açmış bu tefeciyi vurmayı hiç düşünmemiş. Rant ve faiz yasağı yazarın ve izleyicinin kafasında işte bu kadar önemsiz. O kadar önemsiz ki bu ülkede Cumhuriyet kadrosuna yönelik her bin Türkçe ezan eleştirisi başına kurdukları bankacılık sistemine yönelik bir eleştiri bile düşmüyor.

Çok beklenen yabancı dilde ezan filmin sonunda okunuyor ve cemaat sevinç içinde caminin yolunu tutuyor. Camide Kuran’dan tek bir harf öğrenmeden aynı aymazlık ve karanlıkla, iyi bir şey yaptıklarını sanarak eve dönecekler.

Film aslında ezan fanatiklerini ne gülünç duruma düşürdüğünün farkında değil. Kasabanın delisi Türkçe ezan duyunca kulaklarını tıkayıp çığlık atıyor. Ben Arapça ezan fanatiklerine hakaret etmek istesem bundan güzel bir sahne yazamazdım.

Toparlarsak bize Müslümanlık taslayan bu film;

  • İslam’da büyük suç olan haksız adam öldürmeyi onaylıyor,
  • İslam’da kumarın ve bahsin yasak olduğunu bilmiyor,
  • İslam’da büyük suç olan rant ve faiz yemeyi hafife alıyor,
  • İslam’ın parçası olmayan geleneklerin Allah buyruğu olduğunu ima ediyor,
  • Gavura karşı Müslümanı savunma durumunda olan bir orduya desteği hafife alıyor,
  • Yalan söylüyor.

Bu filmin temsil ettiği din bomboş bir tenekedir. Yalnızca gürültü çıkarmaya yarar. İslam’ın bu kadar aptalca savunulması hümanist ve ateist üretmek için çok etkili bir yoldur. Öyle ki, bu savununun Müslümanlardan değil münafıklardan geldiğini varsaymak daha güvenli olacaktır. Üzerinde kafa yormaya değecek bir film değil ama temsil ettiği bakış açısını tanımak ve çözümlemek için uygun bir araç olabilir. 1990’larda ve sonrasında bu ayarda filmler çekilmiş ve çok da izlenmiş. Bu filmlerin çoğunda aynı bakış açısı var. Bu bakış açısı ve “din” kavramı bugün hem kendini Müslüman sananların hem de kendini pozitivist sananların zihnine egemendir. Dersine çalışmış ve bu zeka düzeyini iyi anlamış olan örtücü Batılılar Türkleri çoktanrıcı yapmayı başardılar. Çünkü bunu ancak camiye, ezana, başörtüsüne, bayrağa dokunmadan yapabileceklerini iyi öğrendiler.

Dipnotlar

[1] https://jewishencyclopedia.com/articles/13613-shroud

https://islamansiklopedisi.org.tr/kefen

Mezar başında Kitap okuma geleneği de Yahudilerden ve Hristiyanlardan geçmiştir. Kuran’da gömmek dışında hiçbir biçimsel gereklilik geçmez.

[2] Ey inanca çağırılanlar! Toplanma günü salât için çağırıldığınızda Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın… 62:9

[3] Örnekler için Türkçe Kuran Türkçe Namaz kitapçığıma bakınız.

 

Film İncelemesi: Çizme (1991)” üzerine 2 yorum

  1. Toparlayarak cevap vermek gerekirse;1- “İslam’da büyük suç olan haksız adam öldürmeyi onaylıyor,”Onaylamıyor. Bir kişinin canına tak etmesini ve cinayet işlemeye karar vermesini gösteriyor, herhangi bir onay yok.2-“İslam’da kumarın ve bahsin yasak olduğunu bilmiyor,”
    Filmde tam olarak bunların yasaklığından bahsediyor. Yalnız filmde, yaşantıda olduğu gibi kusurlu insanlar var ve kusurlarının da farkındalar.3-“İslam’da büyük suç olan rant ve faiz yemeyi hafife alıyor,” Tam tersine eleştiriyor ama siz sahneyi anlamamışsınız ya da uydurmaya bahane arıyorsunuz.4-İslam’ın parçası olmayan geleneklerin Allah buyruğu olduğunu ima ediyor,Biz süniniyiz ve sünnet bizi bağlar. Siz türkçe ezana ve namaza devam edebilirsiniz ama bize karışmaya hakkınız yok ayrıca karışmaya gücünüz de yok.5-“Gavura karşı Müslümanı savunma durumunda olan bir orduya desteği hafife alıyor,”Kimse ordunun savunmasını eleştirmez ancak ordu içinde haddini bilmeyenler ve halkın iradesini küçük görenler varsa (ki vardılar) hadlerini bilmelidir. Bilmeyene de bildirilmelidir.

    • Yorumlarınız için teşekkürler.

      Herhangi bir eleştiriye “karışmayın” diye karşılık verilmez. Eleştiriyle karışma ayrı şeylerdir. Evet, bir eleştiri karışma önerisini veya çağrısını da içerebilir. Ama benim eleştirimde böyle bir çağrı yok. Diyanet var olacaksa ezanı ya Türkçe okutacak ya Arapça. Veya kaldıracak. Bunlar arasında tarafsız kalması mümkün değil. Bu durumda hangisini seçerse seçsin “bize karışılmasın” diyen bir kesim var olacak. Bu tartışmayı sağlıklı yürütmenin yolu “bize karışılmasın”dan geçmiyor. Yoksa İslam’ın bir buyruğu olduğu söylenen başörtüsünü hümanizm dininin “özgürlük” kavramı üzerinden savunanların durumuna düşeriz. Özgürlükte doğru veya yanlış yoktur, “bana karışma” vardır yalnızca. Gücü yeten öbürünü döver, adını da “bana karışma” kor. Özgürlük budur. Din özgürlüğü de budur. Hem özgürlüğü hem doğruları aynı anda savunamayız.

      Faiz yemeyi eleştirmediğini değil, hafife aldığını söyledim. Hiç eleştirmese “hafife aldığını” söylemek yersiz olurdu zaten. Yaşamda öncelikler vardır. Konu İslam’sa riba ve ezan arasındaki öncelik sıralaması tartışmaya yer bırakmayacak kadar açıktır, nesneldir. Bu önceliği tersine çevirmek ciddi bir sorundur. Herhangi bir şeye bahane aramıyorum. Okursanız bu sayfalarda rejim eleştirisi bulabilirsiniz.

Bir Cevap Yazın