Mesaj (1976) Filmi Gerçekçi Mi?

mesajMuhammed’in popüler biyografisi olan “siyer”in nasıl bir saçmalıklar yumağı olduğunun ve Kuran’a aykırılığının örneklerini Hz. Muhammed’in Hayatı yazılarımda vermiştim.[1] Hasılatına ve televizyonda yeniden ve yeniden gösterilmesine bakılırsa bu film gerçek mesaj yerine bu saçma öyküleri gerçek yaşanmışlık olarak milyonların kafasına sokmakta epey başarılı olmuş görünüyor.

Filmde taze Müslümanlar papağan gibi Kelimeişehadet söyleyip duruyorlar. Ama Kelimeişehadet’in anlamı, yani Kuran’ın Tanrı sözü olduğu bilgisi anlaşılmıyor. Kuran’ın Tanrı sözü olması demek, onda önceki iki kitap kalıntısından farklı bir durum var demektir. Kitaplıları çekemezlik içinde kıvrandıran da budur, kitapsız çoktanrıcılara itici gelen de. Çünkü iki öbeğin de kabullenemediği şey Kuran’ın içindeki yargılardır, “Tanrı bir” cümlesi değil. Filmde Muhammed’in veya yoldaşlarının Kuran dersi verdikleri, filmin adı olan mesajı ilettikleri tek bir sahne bulunmuyor. Oysa İsa’dan söz edilen filmlerde ünlü Dağ Vaazı, mesajı iletme (salât) oturumlarının bir örneği olarak gösterilmiştir. Bu film Kuran’sız Müslümanlık fikrini, yani seküler dünya düzenine veya iktidarda Tağut’un hangi temsilcisi varsa ona boyun eğici, solda sıfır bir Müslümanlığı temsil ediyor. Kuran’sız Müslümanlık bu kadar popülerken gıkını çıkarmayanlar, hadisleri yok sayanların “peygambersiz Müslümanlık” icat ettikleri yaygarasını yayıyorlar. Olacak iş değil.

Üç savaştan sonra Mekke önderi Ebu Sufyan Müslümanların topladıkları ordunun büyüklüğünü gördükten sonra Muhammed’in karşısına gelip hâlâ kuşkuları olduğunu söylüyor. Yanındakilerden biri “kafanı uçurursam kuşkun kalmaz” deyince Bilal sanki bilgece bir şey söylemiş gibi “dinde zorlama yoktur, kişinin teslim olacağı zaman Allah’ın elindedir” diye arkadaşını susturuyor. Ebu Sufyan bunun hemen arkasından Kelimeişehadet söylüyor ve hemen sonra “bırakın gideyim” diyor. Muhammed de yanındakiler de “ne diyorsun sen, öyle Müslümanlık mı olur, bunu yutacak kadar aptal mı görünüyoruz” demiyorlar.[2] Adama mesaj iletilmedi, ortada teslim olacağı bir şey yok. Hiçbir sahnede Ebu Sufyan’ın Kuran’ı dinlediğini duymadık. Kuran olmadan Müslümanlık var.

Mekke’den çıkan ilk Müslüman sığınmacılarla Habeş kralı arasındaki diyalog da acayip. Kral İsa ile ilgili ne düşündüklerini soruyor. Müslümanların sözcüsü, babasız doğumu anlatan Meryem Suresi 19-21 arasını okuyor. Habeş kralı için bu kadarı yeterli oluyor ve onları kabul ediyor. İyi de İsa kim, ne yapmış, neden kutsanmış? İsa’nın küçük yaşta Tevrat’ı ve İncil’i öğrendiği ve öğrettiğini anlatan ve onunla ilgili yanılgıları düzelten ayetlerden birkaçını okusaydı belki izleyici bir şey anlardı.[3] Bu sahne bütün olayı anlamsızlaştırıp içini boşaltmak için yazılmış gibi duruyor.

Filmin başında Muhammed’e sözde iki cümle ayet esinlendirilmişken (ama her nasılsa Tanrı’nın elçisi olduğu haberi de gelmişken?) Zeyd “tek tanrı fikri yeni bir şey değil” diyor.[4] “Ama Mekke’de yeni” diyorlar. İddiaya göre bu film El Ezher Üniversitesi’nden onay almış. Bu İslam anlayışı Kuran’ın anlaşılmasını engeller. Kuran yeni bir şey söylemiyorsa, daha doğru ifadesiyle Muhammed elçi olarak mesajı ilettiğinde aldığı “biz bunları biliyoruz yeni bir şey değil” tepkisi İslam’ın doğruları arasında sayılıyorsa bunun sonuçları dehşetlidir.

Birincisi; bu, Kuran’a “eskilerin masalları” demek anlamına gelir.[5] Tevrat’ın ve İncil’in bozulmadığını öne sürenler aslında Muhammed’e “yeni bir şey söylemiyorsun” demiş ve onu gereksiz görmüş oluyorlar. Dolayısıyla her şeyden önce Allah çelişkili davranmış oluyor. Bozulmamış mesaj yeryüzünde dururken bir benzerini neden gönderiyor? Bu yanıtlanamaz.

İkincisi; bozulmamış mesaj Yahudilerin ve Hristiyanların elinde durup dururken Mekke’ye özel bir benzerinin gönderilmesi, İslam’ı Arap dini, Kuran’ı da Arapların kitabı yapar. Perslerin veya Yunanların veya Çinlilerin veya Hintlilerin veya Azteklerin Yahudilerde ve Hristiyanlarda bulunan hakiki mesajı alabilecekleri gibi Araplar da alabilirlerdi. Üstelik Araplar onların yanı başındalar. Tevrat ve İncil’in korunduğunu savunanlar için bu mantıksal cendereden çıkış yoktur. İslam devletinin en eski sikkelerinde “la ilahe illallah” yazarken sonrakilere “Muhammed el resul Allah” cümlesinin de eklenmesi, Kuran’ı etkisiz eleman yapmaya çalışma girişimlerinin bir sonucu olabilir. Tıpkı filmdeki Zeyd gibi “tamam, biz de biliyoruz bir tane tanrı olduğunu, bu yeni bir haber değil” deyip sonra da Kuran’ın yargılarını reddedenlerin hızla çoğaldığı bir ortamda buna gerek duyulmuş olabilir.[6]

Dolayısıyla bu film aslında Dinler Arası Diyalog denen Müslümanları Yeni Dünya Düzeni karşısında sindirme ve etkisizleştirme çabasına dolaylı olarak, bilerek veya bilmeyerek hizmet ediyor.

Bunun yanında irili ufaklı pek çok hata ve Kuran’a aykırılık da var, hepsini tek tek yazmaya gerek duymuyorum. En önemlilerinden biri Muhammed’in Yesrib’deki evinin (ve okulunun) konumuna deveyi salarak karar vermesi. Bu tür yöntemler çoktanrıcı toplumlarda, eski Arap, Yunan ve Roma’da tanrının sözde dileğini belirleme aracı olarak kullanılır ve tam olarak kumardır. Kuran kumarı ve şans oyunlarını şeytanca sayarak kesinlikle yasaklar. Muhammed’in böyle bir şey yapmış olması olası değildir. Bu aykırılıktan habersiz olan ve bu filmin yalanlarını yalamadan yutanlardan biri biliyorsunuz Çizme filmini yazmış ve senaryoya bahis oynayan Müslümanlar koymuştu.

Yapımcı, Muhammed’in yüzünü göstermeme kuralını olayı anlamsızlaştırmak için sinsi bir bahane olarak kullanmış gibi. Neredeyse Muhammed olmasa da, Kuran olmasa da Hamza ve arkadaşları aynı şeyleri yapar ve aynı öykü anlatılırmış. Oysa sesini duyurmakta veya sırtını göstermekte bir sakınca yoktu ve iyi bir senaryoyla filmi kat kat anlamlı ve izlemeye değer yapardı.

Film dünyanın çeşitli camilerinin görüntüleri ve ezan sesleriyle bitiyor. İslam’ı indirgemek istedikleri şeyi özetlemiş gibi.

Mesaj filmi Muhammed’i bir heykel savaşçısına indirgiyor. Üstüne bir de öğretiyi modern tanrılara uyumlu hale getirmeye çalışmışlar. Sözde Muhammed “genç kızlar zorla evlendirilmesinler, kocalarını seçebilsinler” demiş. Kuran’da böyle feminist bir içerik bulunmuyor. Ama rant ve faiz yasağı, zina yasağı gibi Batılı izleyiciye sevimsiz gelecek önemli mesajların hiçbirinin sözü edilmiyor. “Dünya yasaları ile din yasaları” diye hadislerde bile bulunmayan bir ayrım yapılıyor ki El Ezher’in yozlaşmış bilirkişilerinin bile bunu onaylaması skandaldır. Muhammed’in elçileri mesajı yayarlarken (çevre halkına salât ederlerken) Kuran ayetleriyle hadisleri çorba ediyorlar. Oysa gerçekte bu adamlar Kuran’ı iyi bilen adamlardı, hafızlardı.[7] Çünkü kürsüye çıkıp da İslam’ı anlatmak bunu gerektirir, ortaya karışık hadis ve siyer masalı parçalamayı değil. Bu filmi yazanlar ve onayladığı söylenen İslam bilirkişileri İslam’ın ne olduğunu bilmiyorlar. İzleyici de tek bir şey öğrenmeden filmi bitiriyor. Eh, bir eğlence ürününden yalın gerçeğe, yüce gerçeğe ödünsüz hizmet etmesi de beklenemezdi. Olayları doğru düzgün anlatan bir film veya filmler üretmemiş olmaları Müslüman toplumlar için utanç gerekçesidir. İranlı Mecit Mecidi’nin yapacağı üçlemenin geçen yıl yayınlanan ilki, Mesaj’dan bile kötü ve Şii hurafeleriyle tıka basa dolu. Öyle kötü ki öbür iki filmi keşke yayınlamasa İslam’a büyük hizmet olur.

İyisi, kötüsü, bütün filmlerin sonunda değişmez bir ilkeyi hatırlamakta yarar var: Görselliğe, fotoğraflara, videolara, filmlere yönelmek düşük bir zeka düzeyine yönelmektir. Sağlıklı bir sofrayı bırakarak mühendislik ürünü olan hazır yiyeceklere yönelmek gibidir. Uğraştırmaz, kolay yenir ama karşılığında ağır bir bedel de ödersiniz. Gençlerimizi görselliğe ve ekranlara bel bağlamadan yetiştirmeli, görselliğin inilen bir düzey olduğunu belletmeliyiz. Hangi mezhep olursa olsun Müslümanların Ev’i yeniden inşa edebilmeleri için bu bilince ermeleri gerek. Değilse onları Çizme’lerden, Mesaj’lardan ve gelecekte yapılacak çok daha fecilerinden kurtaramayız.

 

 

Dipnotlar

[1] https://gerceginkitabi.com/2015/10/22/hz-muhammedin-hayati/

https://gerceginkitabi.com/2015/11/24/hz-muhammedin-hayati-2/ 

[2] Allah’a ve onun elçisine karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmak için uğraşanların cezası, öldürülmeleri veya asılmaları veya el ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya oradan sürülmeleridir. Onlar için dünyada aşağılanma; sonsuz yaşamda ise büyük bir ceza vardır. Ancak sizin ele geçirmenizden önce pişmanlık gösterenler başkadır. Artık iyi bilin ki kuşkusuz, Allah Sınırsız Bağışlayandır; Merhametlidir. 5:33-34

[3] “Beşikteyken de yetişkinliğinde de insanlarla konuşacak; erdemli olanlar arasında olacaktır!” “Efendim! Benim nasıl bir çocuğum olabilir?” dedi; “Hiçbir insanoğlunun eli bana değmedi!” Dedi ki: “Öyledir; Allah, dilediğini yaratır. Bir şeyi dilediğinde ona yalnızca ‘Ol!’ der; hemen olur!” “Ona hem Kitap’ı hem bilgeliği hem de Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek!” 3:46-48

Ve İsa’nın Tanrı’nın oğlu değil elçisi olduğu:

“Ve İsrailoğullarına elçi yapacak! […] “Benden önceki Tevrat’ı doğrulamak ve size yasaklanmış şeylerin  bir bölümünü helal yapmak için efendinizden size bir mucize getirdim. “Kuşkusuz, Allah hem benim efendim hem de sizin efendinizdir.  Artık ona hizmet edin. Dosdoğru yol işte budur!” 3:49-51

[4] “Oku” ayetinin geçtiği surenin ilk inen sure olamayacağını, elçilik görevinin de dakika bir başlamayacağını İniş Sırası yazımda açıklamıştım.

Ayrıca Alak suresiyle birlikte “Muhammed sen Allah’ın elçisisin” cümlesi esinlendirilmiş olamaz. Çünkü bu Muhammed’in Kuran’ın dışında da esin aldığı, dolayısıyla bütün vahyi yazmadığı anlamına gelir. Bunun olanaksızlığını Yalnızca Kuran başta olmak üzere yazılarımda tartışmıştım.

[5] Onların arasında seni dinleyenler de vardır. Ama onu anlamamaları için yüreklerine örtü ve kulaklarına ağırlık koyduk. Her türlü mucizeyi [ayeti] görseler de ona inanmazlar. Öyle ki, seninle tartışmak için geldiklerinde nankörlük edenler şöyle derler: “Öncekilerin söylencelerinden başka bir şey değil bu!” 6:25

Üstelik ayetlerimiz onlara okunduğunda şöyle dediler: “Tamam, duyduk; eğer istesek bunun tıpkısını kesinlikle biz de söyleriz. Öncekilerin söylencelerinden başka bir şey değil bu!” 8:31

“Efendiniz ne indirmiştir?” denildiğinde şöyle dediler: “Öncekilerin söylenceleri!” 16:24

“Gerçek şu ki, bize sözü verilen daha önce atalarımıza da söylenmişti. Öncekilerin söylencelerinden başka bir şey değil bu!” 23:83, 27:68

Oysa o, anne-babasına şöyle dedi: “Öf size! Daha önce nice kuşaklar gelip geçmişken yeniden yaratılışı öne sürerek bana gözdağı mı veriyorsunuz?” Ve onlar Allah’a sığınarak; “Yazıklar olsun sana! Allah’ın sözünü verdiğinin gerçek olduğuna kesinlikle inanmalısın!” Bunun üzerine şöyle dedi: “Öncekilerin söylencelerinden başka bir şey değil bu!” 46:17

Ayetlerimiz ona okunduğu zaman şöyle dedi: “Öncekilerin söylenceleri!” 68:15, 83:13

[6] Zaman içinde değişen sikkelerden örnekler: https://19.org/tr/tesniye-2/2/

[7] O kişiler gece Kuran’ı öğretebilecek düzeyde öğrenmek için uykusuz kalıyorlar. “İbadet” edip “sevap” kazanmak için değil:

Kuşkusuz, efendin senin ve seninle birlikte olan bir topluluğun, hem gecenin üçte ikisinin biraz eksiğinde hem onun yarısında hem de onun üçte birinde ayakta olduğunu bilir. Gecenin ve gündüzün ölçülerini belirleyen Allah bunu yapamayacağınızı bildiği için sizi bağışlamıştır. Artık Kuran’dan size kolay geleni okuyun. Aranızdan bir bölümünüzün sağlığının bozulacağını, bir bölümünüzün Allah’ın lütfundan aramak için yola koyulacağını, bir bölümünüzün de Allah’ın yolunda savaşacağını bilir. Artık ondan size kolay geleni okuyun. Salâtı kurun ve zekatı verin. Allah’a güzel bir borç olarak borç verin. Kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah’ın katında daha iyi ve daha büyük bir ödül olarak bulursunuz. Ve Allah’tan bağışlanma dileyin. Kuşkusuz, Allah, Sınırsız Bağışlayandır; Merhametlidir. 73:20

Bir Cevap Yazın