“Herkes Ayrı Bir Şey Söylüyor, Kime İnanacağız?” (Kuran ve Eleştirel Düşünme –2)

Bir süre önce Kuran’da eleştirel düşünme konularıyla ilgili bir yazı yazmaya başladım. Yazı uzayınca bitiremedim (çoğunlukla öyle oluyor). Yazının ilk bölümlerini Uzak, İnsansı ve Zayıf Tanrı başlığıyla koymuştum. Bu aşağıdaki, eleştirel düşünme konularının devamıdır. Zamanım olursa üçüncü ve dördüncü bölümleri de yazacağım.

Yazıyı pdf olarak indirebilirsiniz: Tıkla

 Wordpress’in arayüzü gittikçe kötüleşiyor. Bundan sonra koyacağım yazılar böyle kötü görünecek. Benim kabahatim değil, kızmayın. Daha iyi bir blog sunucusu biliyorsanız önerilerinizi bekliyorum. Okumaya devam et

Eleştirel Düşün

Yalnızca Kuran ilkesinin özü hangi kitaplardan yararlanılacağı (veya yararlanılmayacağı) konusunda körü körüne bir diretme değildir, olmamalıdır. Yıkıcı olan nedir, biliyor musunuz? Yıkıcı olan bir anlatıyı sorgulamaksızın, sınamaksızın okumaktır. “Soru sormak bilmenin yarısıdır.” Bu bilge özdeyişi Peygamber’e yakıştıranlar, bir anlatıyı soru sorarak okumanın ne demek olduğunu bilmiyorlar. Sünnet, siyer, fıkıh gibi kaynakları okumak ve bunlardan yararlanmaya çalışmak değil sorun olan. Sorun olan bunları ezberlemek, yutmak ve birer bütün olarak ezberi aktarmak. Buna nakilcilik de deniyor. Yani hiç bir yeni düşünce üretmemek. Oysa düşünce üretimi insan olmanın nedeni ve sonucudur ve düşünce üretmeyenler evrimsel süreçte yok olurlar. Hayvanın hayatta kalması fizyolojik yetilerine bağlıyken, insanın hayata kalması düşünsel ve ahlaki yetileriyle ilgilidir. Okumaya devam et