Kuran’da Covid-19

Kuran’ın “sabır” dediği nedir? Bizim bugün kimi zaman kast ettiğimiz zalim otoritelerin dayatmalarına boyun eğmek ve sesini çıkarmamak anlamda mıdır, yoksa başka bir şey mi? Bakalım…

Firavun dedi ki: “Ben size izin vermeden ona inandınız; öyle mi? Aslında işte bu, onun halkını ülkeden çıkarmak için çevirdiğiniz bir dalaveredir. Madem öyle, yakında görürsünüz! Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim. Sonra, hepinizi kesinlikle astıracağım!” Dediler ki: “Kuşkusuz, efendimize döneceğiz! Efendimizin ayetleri bize geldiğinde ona inandığımız için bizden öç alıyorsun! Efendimiz! Üzerimize direnç [sabr] yağdır ve bizi teslim olmuş durumda öldür!” 7:123-126

Firavun-Musa öyküsünden ve alıntılanan ayetlerden belli oluyor ki ayetin “sabır” dediği yaptırımlardan yılarak geri adım atmama iradesidir. Firavun’un tövbekar büyücüleri Firavun’un isteğine boyun eğip “Allah’ından bul” demiyorlar, ona etkin olarak direniyorlar. “Ne yapalım, iğne olmazsak çoluk çocuk ortada bırakırlar, Allah’larından bulsunlar, Allah sonumuzu hayretsin” deyip de teslim olanlar Kuran’a göre sabredenler değil. “Allah’larından bulsunlar” deme hakkı direnenlere aittir. Yalnızca onların duası kabul olacaktır.

“Kararlılık göstermeseydik [sabarna], neredeyse bizi tanrılarımızdan saptıracaktı!” Oysa cezayı gördükleri zaman, kimin yolunun sapkın olduğunu öğrenecekler. 25:42

Bu da çoktanrıcıların sabrı. Elçinin baskısına boyun eğmemiş olmaktan memnun oluyorlar. Köprüyü geçene kadar falan dememişler, “hayır” demişler ve kendi bildiklerini yapmayı sürdürmüşler.

De ki: “Ey inanan kullar! Efendinize karşı sorumluluk bilinci taşıyın! Dünyada güzel davrananlara güzellikler vardır. Allah’ın yeryüzü geniştir. Dirençli olanlara [sabirun] kesinlikle hesapsız ödül verilecektir!” 39:10

Eğer sabretmek “başa gelen çekilir” mantığıyla boyun eğmek olsaydı yeryüzünün geniş olduğu bilgisi verilmezdi. İğne olmayanlara nefes aldırmıyorlarsa insanların nefes alabildikleri, böylece temiz kalabildikleri, kendilerine haksızlık ettirmeden yaşayabildikleri yere gitmeleri söyleniyor.

Gerçek şu ki, senden önce de elçiler yalanlanmıştı. Onlara yardımımız gelinceye değin, yalanlandıkları şeylere ve yapılan incitici davranışlara karşı dirençli oldular [sabaru]… 6:34

Baskılara boyun eğ, gevşe, ağırdan al dese bunun bir anlamı olmazdı. Baskı karşısında çözülmesine izin verilen bir topluma bir yol gösterici gönderilmesinin de bir anlamı olmazdı. Otoritenin her istediğini yapana neyin kılavuzluğunu edeceksiniz, o yolunu çizmiştir zaten.

Size bir iyilik gelirse üzülürler ve size bir kötülük gelirse sevinirler. Dirençli olur [sabreder: tasbiru] ve sorumluluk bilinci taşırsanız yaptıkları dalavereler size asla dokunca veremez. Kuşkusuz Allah onların yaptıklarını Kuşatandır. 3:120

Bugünün dalaveresinin ne olduğu belli. İğne… Bu ayetin bağlamı savaş. Bu ayete göre mücadele etmeyip düşmana teslim olanlar mı “sabredenler” olabilir sizce, yoksa bir umutla karşı koyanlar mı?

Calut ve ordusuyla karşı karşıya geldiklerinde, şöyle dediler: “Efendimiz! Üzerimize direnç [sabr] yağdır, ayaklarımızı sağlamlaştır ve nankörlük eden topluma karşı bize yardım et!” 2:250

Savaşan kişilerin gerek duydukları sabır, işler kötüye gidince silah bırakıp teslim olabilme gücü müdür, korkaklıkla ve yılgınlıkla sınanmaya rağmen pes etmeme iradesi midir?

“Allah’a niye güvenmeyelim? Bizi, doğru yola eriştirmiştir. Bize yaptığınız ezinçlere karşı kesinlikle dirençli olacağız [asbiranna]. Kuşkusu olmayanlar, artık Allah’a güvensinler!” 14:12

Yapılan ezinçlerden yılmış ve pes mi etmişler, bunun için mi Allah’a güvenmeye çağırıyorlar? “Koyverin gitsin, Allah’a güvenin, sizin yerinize o intikam alacak” mı daha akla yatkın, “Geri adım atmayın, Allah’a güvenin, sizin kendi intikamınızı almanıza yardım edecek” mı? Karşı koymaya niyetli kişileri vazgeçirip katlanmaya razı etmek için niye elçi gönderilsin ki?

“Ey oğul! Salâtı diri tut, iyiliği öğütle, kötülükten alıkoy ve başına gelene karşı dirençli ol [isbir]. Aslında, işte bunlar, kararlılık isteyen edimlerdir!” 31:17

Kötülük iğne biçiminde geliyorsa bir yandan iğneye teslim olup bir yandan da kötülükten alıkoyamayız. Kararlılık isteyen iğneye teslim olmak mıdır, eziyete rağmen direnmek midir?

Kuşkusuz, efendin, baskıya uğradıktan sonra göç eden, ardından da çaba gösterip dirençli olanların [sabaru] kesinlikle yanındadır… 16:110

Baskıya boyun eğecek olanların göç etmeleri için bir neden yok. Bunlar baskıya boyun eğmemek için göç ediyorlar zaten.

Dirençli oldukları [sabaru] ve ayetlerimize kesin olarak inandıkları zaman, onların arasından buyruğumuzla yol gösteren önderler çıkardık. 32:24

Baskıya boyun eğip zalimin her istediğini yapanlara mı önderler çıkarılmış olabilir, yoksa yaptırımları göğüsleme ve nimetlerden yoksun bırakılma pahasına karşı koyanlara mı?

“Dirençli olmanıza [sabartum] karşılık, size selam olsun! Artık, ne güzeldir ülkenin sonucu!” 13:24

Baskıya boyun eğdikleri için mi güzel sonuçla ödüllendiriliyor olabilirler, yoksa yaptırımı göğüsleyip karşı koydukları için mi?

Artık efendinin yargısına sabret [isbir] ve onlardan suçlu veya nankör olanlara uyma. 76:24

Açıkça belli oluyor ki sabredenler örtücülere, çoktanrıcılara uymayanlardır.

“Alt tarafı bir iğne, amma büyütüyorlar” diyecek olanlar beklesinler. Zaman kimin neyi büyüttüğünü gösterecek. Bu yazı burada duracak, her yıl yenisini vurmaya hazırlandıkları iğneleri biz mi büyütmüşüz, yoksa dünyanın bu kadar kötü bir yer olmasının nedeni otorite ve bilim tanrılarına tapınanlar mıdır, herkes görecek.

Fatiha Suresi’nde öfkeye uğrayanlar (mağdubi aleyhim) yolunu yitirmişler (dallin) olarak iki öbek sayılır. Kimi klasik tefsirde bu öbekler Yahudiler (saptırıcılar) ve Hristiyanlar (saptırılmışlar) olarak yorumlanıyor. Bunların doğru olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte daha geniş bir anlamı olduğu kesin. Bugünlerde bu ifadeler yeni bir anlam kazanıyor. Bugünlerde kiminle konuşursak konuşalım, istemesek de söz Kovid manyaklığına geliyor. Çevrenizde gördüğünüz ve sizi “aşı” adı altında iğne olmaya çağıranlar başlıca iki öbek altında toplanabilir:

1) Ne dediğini çok iyi bilenler, bu tuzağın bilinçli bir parçası olanlar, belli bir sonucu isteyenler. Kısaca Firavun, Haman, adamları ve büyücüleri.

2) Birinci öbeği dinleyip onlara güvenme aymazlığına düşenler. Bunlar ne yaptıklarını ve neyi savunduklarını bilmiyorlar. Yaptıklarının nereye varacağını bilmiyorlar. Arka arkaya kurdukları iki cümle birbiriyle çelişiyor. Sarhoş gibiler. Firavun’un büyücülerince gözleri bağlanmış, beyinleri yıkanmış.

İşte Tanrı’nın öfkesi birinci öbektekiler içindir. Çünkü onlar gerçeğin (=Allah’ın) düşmanıdırlar. İnsanları gerçeğin yolundan alıkoymak için bile isteye çalışırlar. İkinciler ise yollarını yitirmiş şaşkınlardır. Ayartılmış, aldatılmış ve yoldan çıkarılmışlardır.

Müminler veya tektanrıcılar ise hem birincilerden hem ikincilerden olmak istemeyen ve bu sonuç için çalışanlardır. Nitekim Kuran’ın tamamı Fatiha’daki çağrıya verilmiş bir yanıttır. Bunlar Tağut’a değil, Kuran’ın vaadine güvenirler. İğne olmayınca karşılaşacakları Firavun yaptırımlarından değil, Kuran’daki tehditten korkarlar. Bunlar “bilim öyle emrediyor” saçmalıklarına değil, Allah’ın buyurduklarına kulak kesilirler. Sahte tanrılara değil, Gerçek Tanrı’ya bakarlar.

Kuran’daki çoktanrıcı-tektanrıcı ayrımı bugünlerde Kovid tuzağına teslim olanlar ve direnenler ayrımına dönüşmektedir ve yakın gelecekte bu iki ayrım neredeyse karbon kağıdı gibi aynı şeyi gösterecektir. Allah’ın yardımı sabredenlere, yani kötülüğe direnenlere gelecektir.

En yakınlarını uyar. 26:214

Benim hakkıyla yapmadığım görev sizin için ders olsun. Ananız, babanız ve yakınlarınız, Kuran’ın sözcüğü kullandığı her iki anlamda da ölmemişse onları sıkıştırın, bıktırana dek telkinde bulunun. Allah kötülükten sakınmaya çalışanlara yardım etmeyecek de kime edecek? Bu dünya kötülüklere direnen, ellerine güç geçirdiğinde iyilik edecek olan insanlar için dönüyor. Şaka değil bu. Hemen yarın sabah kıyamet kopsa hangi tarafta olmak istersiniz, kendinize bunu sorun. Çok büyük olasılıkla önümüzdeki günlerde işsiz kalacağım ve iş bulmakta da zorlanacağım. Allah’a ne kadar güvendiğimle ilgili çok sıkı sınanacağım. Ya sabrın ne olduğunu yaşayarak anlayacağım ya da yenileceğim. Günde beş vakit aklımda tutmam gereken ayetler şunlar olacak:

Aranızdan çaba gösterenleri ve dirençli olanları belirleyinceye değin kesinlikle sizi sınayacağız. Üstelik tüm sözlerinizi sınayacağız. 47:31

Korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksilterek kesinlikle sizi sınayacağız; dirençli olanlara sevinçli haberi ver. 2:155

Yoksa Allah, aranızdan çaba gösterenleri belirlemeden ve dirençli olanları belirlemeden cennete girebileceğinizi mi sandınız? 3:142

Nice peygamberin yanında kendisini efendisine adamış olan birçok kişi savaştı. Allah’ın yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar ve boyun eğmediler. Çünkü Allah dirençli olanları sever. 3:146

Mallarınızla ve canlarınızla kesinlikle sınanacaksınız. Sizden önce kitap verilenlerden ve ortaklar koşanlardan kesinlikle onur kırıcı sözler duyacaksınız. Hem dirençli olur hem de sorumluluk bilinci taşırsanız; işte bu gerçekten büyük bir iştir. 3:186

Sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öyle yoksulluklar ve zorluklara uğradılar ve öyle sarsıldılar ki, elçi ve onunla birlikte inananlar “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyorlardı. İyi bilin ki kuşkusuz, Allah’ın yardımı çok yakındır. 2:214

 

 

 

Not: Yazının başlığı aslında “sabır” olacaktı ama arama sitesinden gelenleri avlayıp zehirleyebilirim (!) umuduyla böyle değiştirdim. Olan bitenden habersiz olanlar için, hatta her yıl yenisi çıkıp sonsuza dek sürecek iğnelerin birkaçına yakalanmış olanlar için tövbe kapısı her zaman açık. Coronagercegi.com ve coronaloji.com adreslerinin içeriğini dikkatle inceleyin. “Rabbim, ilmimi artır” (20:114) duası araştırmaya, bilgi edinmeye, eleştirel düşünmeye karşılık gelir, el açıp mırıldanmaya değil.

Not 2: “Kuran’da böyle bir konu anlatılmıyor” diye düşünen yeni ziyaretçiler şu yazıya bakmadan geçmesinler: https://gerceginkitabi.wordpress.com/2017/07/11/kuran-muslumaninin-asgari-donanimi-okuryazar-olmayandan-kuran-baglisi-olur-mu/ 

Kuran’da Covid-19” üzerine 5 yorum

  1. Bütün yazınız dayatma/otorite kabul etmeme ve bunun getirdiği sonuçlara katlananların Tanrı’nın hoşnutluğunu edineceği ana fikriyle geçiyor. İyi güzel de bu korona konusunun bu çerçeveye oturtulabileceğini kim söyledi? Olup biteni böyle algılamak için gerekçeniz nedir? Yazıda o yok.

    Sınanmalara karşı sabretmek/direnmek ve bu yolu seçmenin güçlüğü hakkında ayetler yazmışsınız. Tamam da bu durumun direnmeniz gereken bir sınanma olduğunu neye istinaden söylüyorsunuz? Yazıda virüs hakkında bir iddia göremiyorum. Sadece “Birileri bizden bir şey yapmamızı istiyor, kimse bize bir şey dayatamaz, o halde doğru olan bunu yapmamaktır” mantığı görüyorum. Her şeyi siyah-beyaz gördüğünüzü düşünüyorum. Dikkat edin de Tanrı bu “dayatmalara” uymadığınız için karşılaştığınız zararlarla ilgili “Ben mi dedim sana aşı olma?” demesin.

    • Yazıda o yok evet, o bağlantıyı verdiğim iki Türkçe kaynakta ve eğer biliyorsanız sayısız İngilizce kaynakta bulabilirsiniz. Çevremde çok sayıda kişinin dönen dümenin farkında olduğunu ama korktukları için iğneye razı olduklarını görüyorum. Bu kişileri bundan vazgeçirmek gerekir. Amaç bu.

      Salgın hakkında mantıksal bir kaç çözümlemeyi Eleştirel Düşün blogumda yaptım. Teknik kısmı bu blogun konusu değil ve dipnotta verdiğim iki sitede bulunuyor.

  2. Köyde şimdi ilan ettiler, covid sebebiyle haftalardır yoğun bakımda genç bir kadın vefat etmiş. Aşıdan korktuğu için vurunmamış, otoriteden korkup vurulsaymış belki de ölmeyecekti!

    • Her Kovid’den öldüğü söylenenin Kovid’den öldüğüne inanmıyorsunuz umarım. Hastalık geçmişi var, yanlış tedavi var (bakan bile itiraf etti), ilgisizlik var (doktor hastanın yanına bile gitmiyor). İğne vurulmuş kişiler hastaneye düştüğünde iğne vurulduklarını inkar etme de var.

Bir Cevap Yazın