Vermek

Bir dostum, intiharı düşünen bir arkadaşına nasıl yardım edebileceği konusundaki fikrimi sordu. Kendisine yardım edebilecek kişilerin bu konuda deneyimi olan kişiler olduğunu söyledim. Çünkü bu kişilere yaşamın “güzel” olduğunu göstermeye çalışmak işe yaramıyor. Onların çözümsüz olduğunu düşündükleri sorunları oluyor ve onlara çözümsüzlüğün yanılgı olduğunu göstermek gerekiyor. Anlamsız olarak algıladıkları şeylerin anlamlılığını göstermek gerekiyor. Onlarla konuşmanın bir yöntemi de var, az da olsa deneyim gerektiriyor. O da bende yok.

Buna rağmen ne yapabiliriz diye düşünürken aklıma gelenleri herkesle paylaşayım dedim. Okumaya devam et

İyilik Projeleri

Birkaç yıl önce bir Kuran çalışkanıyla kısa bir söyleşim olmuştu. Beni arayıp “Bu çalışmalar nereye varacak, uygulamaya nasıl geçeceğiz, yaşamımızda nasıl bir değişiklik yapacağız, nereden başlayacağız, ilk adım ne olmalı” gibi sorular sordu. Kendisi gibi tektanrıcılarla komşu olmak, çocuklara aynı öğretmenden özel ders aldırmak, kredi yerine geçecek bir yardım hesabı oluşturmak gibi şeylerden söz ettim. Yaşı ilerlemiş olanlar emeklilik projelerini birleştirebilir, nüfusu azalan bir köyün tamamını veya bir bölümünü satın alarak o köyde kendi kurallarına göre yaşamaya başlayabilirler örneğin. Hatta alışverişi birlikte yapmak, temiz satıcıdan almak, tektanrıcı çiftçiden doğrudan almak gibi çok basit işlerden başlanabileceğini söyledim. Bu önerileri beğenmemiş olacak, bir daha aramadı. Bunlar ona “dinsel” gelmediği için mi beğenmedi, yoksa çok küçük adımlar olduğu için mi burun kıvırdı bilmiyorum. Yine de en küçüğünden başlayarak atılabilecek adımları sesli düşünmekte yarar görüyorum. Okumaya devam et

“Kurancılık Akımı” Nereye Varacak?

Kurancılık, “Kuran’a Sünnet’i eklemenin yanlış olduğu mesajı” olarak özetleniyorsa bu –her kimseler– Kurancıların başarısızlığıdır. Çünkü Yalnızca Kuran düşüncesi ancak ve ancak Kuran’a hiç bir şeyin eklenemeyeceği mesajını iletebilirse başarılı olabilir. E. Yüksel başta olmak üzere çoğulcu, hoşgörülü, barışsever, eşitlikçi, tarihselci İslam sürümleri yayınlamaya çalışanların “reformculuğunu” eleştirirken de bunu söylüyorum. Çünkü onlar Kuran’a şu kitabı değil, öbür kitabı ekliyorlar. Varılan yer yine aynı. Caner Taslaman ve arkadaşlarının yazdıklarını düşündüğüm Uydurulan Din Kuran’daki Din kitabını ilk çıktığında pek çok kişiye tavsiye etmiştim. Yavaş yavaş fark ettim ki bu ve benzeri yayınlar Kuran’ın çok önemli bir yanını, toplumsallığını atlıyor. Bu açığı kapatan kılavuz benzeri özlü bir kitaba rastlamadım ama bu mesajın verilmemesi bize çok pahalıya patlayacak. Kuran’a kişisel gelişim kitabı muamelesi yapanların “Kurancı İslam” mesajı verdikleri gibi çok yanlış bir algı oluşuyor. Oysa bunlar Kuran’a tıpkı hadis gibi, onun tersini öğreten, onla çelişen şeyleri ekleyerek ondan eksiltiyor, onun mesajını gideriyor, onu etkisiz elemana çeviriyorlar. Bilerek veya bilmeyerek; sonuç değişmiyor. Okumaya devam et

Edip Yüksel’e ve Mustafa İslamoğlu’na Göre Aile

/watch?v=dn4v34YDCxY (başına Youtube ekleyin). Kitaplarını okuduğum iki yazar… İkisinin de ürünleri için Allah’a şükür olsun. Meyveyi çekirdeğiyle, çöpüyle birlikte yutmak zorunda olmadığını (39:18) çok şükür anlamış birisi olarak eğriye eğri, doğruya doğru demeye çalışıyorum. Bu söyleşiyi acı çekerek dinledim. Çünkü yazarlar aile konusunda eğri ideoloji ve fikirleri benimsemişler. Hiç hesapta olmayan bu yazıyı acımı hafifletmek için yazıyorum. Aile konusu dışında yaptıkları birkaç küçük hataya değinmeyeceğim. Okumaya devam et

Faiz: Bakara Suresi’ne Göre

Faiz ve rant konusunda açıkça yanlış içtihatta bulunan bir yazara nerede yanıldığını anlatmaya çalışırken konuyla ilgili söylemem gereken birkaç şeyin daha olduğunu fark ettim. Bakara Suresi’nin faiz ve rant ile ilgili ayetlerini sırayla yorumlamayı deneyeceğim. Umarım konunun biraz daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur. Okumaya devam et

“Türkçe Namaz Olmaz”cılar

Salgın gerekçesiyle camilerde cemaatle namaz kıldırılmaması ve umrenin kapatılması aslında insanların dinsel törenlerle ilgili düşünmeye başlamaları için iyi bir vesile idi. Cemaatle namaz kılabilmek için kimsenin bedenini camiye taşıması gerekmediğini, zorunlu durumlarda televizyon, radyo, görüntülü veya sesli cep telefonu bağlantısıyla da cemaate girebileceğini fark eden kaç kişi çıktı, bilmiyorum.

Mescitte yan yana durmanın bir işlevi, mantıksal bir nedeninin olması gerektiğini, her toplantı gibi bunun da bir toplantı olduğunu anlayan oldu mu, bilmiyorum. Okumaya devam et