Sıradışı Kuran Tefsirleri veya Kuran’ın Yaşamdaki Karşılığını Bulmak

Aslında Kuran’dan habersiz olanlar da Kuran’ın anlattığı şeyi bilme potansiyeline sahiptir. Gerçek bir tane olduğuna ve insanlara onu bilme yetisi verildiğine göre Kuran’ı işitmemiş veya çalışmamış insanlar da onun mesajına ulaşabiliyor olmalıdır (17:36, 90:8-10). Doğal olarak bu keşif, çabayla doğru orantılı olacaktır. Burada Kuran ile evren arasındaki paralellik dikkat çekicidir (45:3, 51:20-21). Şöyle ki, Kuran’a çalıştığımız ölçüde onu anladığımız gibi, evrene de çalıştığımız ölçüde anlayabiliyoruz. Bu yazının adı “Doğadaki Ayetler-2” de olabilirdi. Okumaya devam et

Kuran’ın İniş Sırası Yanlış Mı?

“Kuran’ı kitap sırasıyla mı okumalı, nüzul sırasıyla mı?”

“İniş sırası doğru ise, Hz. Osman bu kitabı neden şimdiki sırayla yazdırdı?”

Bu ve benzeri sorularla aşağıdakiler ilgisiz gibi görünse de çok yakından ilintilidir:

“Kuran neden konularına göre bölünmemiş?”

“Kuran neden daldan dala atlıyor?”

“Kuran’da neden konu sürekli değişiyor?”

“Muhammed’in kafası mı karışmış?”

“Evet, Kitap eksiksiz olarak korunmuş ama herhalde sırasını karıştırmışlar.”

“Kuran anlaşılmıyor, konu bütünlüğü yok.”

Bu yazıda bu soru ve savlara olgunlaşmış bir yanıt vermeyi denemeyeceğim. Bunun yerine bunlara yanıt vermek için önce halletmemiz gereken bir konudan söz edeceğim. Okumaya devam et

Kitap Eleştirisi: “The Myth Of Religious Violence” (Dinsel Şiddet Miti) – William T. Cavanaugh

Bu kitap öyle bir niyetle yazılmış olmasa bile, yüzlerce sayfa tarih, din ve felsefe kitabından alacağınızı size hızlıca veren o ender kitaplardan biri. Üç yıl önce okuduğum bu kitabın değerini ve önemini vurgulamaktan acizim. Din Nedir  yazısında taradığım kaynakların bir bölümüne bu kitaptaki göndermelerden ulaşmıştım. Okumaya devam et

Din Nedir – 2: Sekülerlik

Bu yazımı “Dinden Boşalan Yer” ve “Yine İlgilen Ama Hobi Olarak” yazılarıyla birlikte okumanızı tavsiye ederim. Bu yazı aynı zamanda “Eş Koşma Örnekleri” yazısının devamıdır. Pdf dosyasını buradan indirebilirsiniz:

Not: 90. sayfada “Dinle ilgilenmemek veya dinsiz olmak diye bir şeyin olamayacağı” cümlesi “…olabileceği” olarak düzeltilmeli. Önemsiz başka düzeltmeleri daha sonra yapacağım kapsamlı bir güncellemeye bıraktım. Bu düzeltme önemli olduğu için yazıyorum.

Okumaya devam et

Eşkoşma Örnekleri

Şirk, Allah’tan başkasına tapma, Allah’a ortak koşma, Tanrı’ya eş koşma, sahte tanrılar edinme, çoktanrıcılık… Bunların hepsi de sık duyduğumuz ve aynı anlama gelen adlar. Kuran’ın ve bütün Tanrı elçilerinin mesajının tek cümlelik özeti, insanların eşkoşmaktan vazgeçmesinin öğütlenmesidir. Kuran’a göre toplumların /uygarlıkların yok edilme nedeni de eş koşmalarıdır. Öyleyse buna “önemli bir konu” demek bile haksızlık olur. “Kuran’ın onda dokuzu eş koşmaktan sakınmaktır” desek herhalde yeridir. O zaman Müslüman olsun, olmasın Kuran’ı yorumlayanların her şeyden çok bu konuya yoğunlaştıklarını görmemiz gerekir, öyle değil mi? Ama görmüyoruz.

Gördüğümüz popüler örnekler de ne yazık ki konunun özünü yakalamakta başarılı değiller. Sonia Cihangir, Kuran’ı anlama konusunda içtenlikli çabaları olduğunu düşündüğüm ve izlediğim biri. Kendisi nedense yazmayı değil, kürsüden anlatmayı yeğliyor. Son videolarından birinde eşkoşmayı konu etmiş. Gelenekçi yorumcuların hatasını yinelemiş; olayı somutlaştırmamış. Bunun üzerine konunun nasıl anlatılması gerektiğinin bir denemesini yapmaya karar verdim. Okumaya devam et

Kuran Nasıl Okunur veya Kuran Kendini Nasıl Okutur – Bir Deneme Daha

“Kuran’da şu yazıyor, bu anlatılıyor” gibisinden yazı /kitap yazmanın, yorum yapmanın kendine özgür bir niteliği var. Bu nitelik, anlatılan şeyin Kuran’ı zaten okuyor olmayanlarca neredeyse anlaşılmaması. Bu gerçekten tuhaf ve özgün bir kitap. Ve fakat kendini her türlü iftiradan, lekeden, çelişkiden koruyabilen bir kitap. Yalnızca yanına varıp “Anlat bana!” demeniz gerekiyor. Okumaya devam et

Tavsiye Ettiğim Kitaplar (veya Ne Kitaplar Sevdim Zaten Yoktular)

Faiz ve banka konusunda yazdığım yazıyı okuyanlardan veya banka düzeni karşısında takınmamız gereken tutumu tartıştıklarımdan hep benzer tepkiler alıyorum. Faizsiz bir düzen düşleyemiyorlar. Düşleyemedikleri için doğal olarak yaptığım çıkarımları, verdiğim yargıları kabullenemiyorlar. İçine doğduğumuz ve içinden hiç çıkmadığımız ortamların varlığı bizi farklı bir ortamı düşlemekten alıkoyuyor. Suyun dışını kafasında canlandıramayan balıklar gibiyiz bir anlamda. Ancak belli bir tarih ve toplum bilgisine eriştikten sonra anlayabiliyoruz bundan başka yaşam biçimlerinin de var olduğunu. Kuran’ı da ancak bu ufuk genişliğimiz ölçüsünde anlayabiliyoruz. Okumaya devam et

Müslüman Doğmayanın Suçu Ne?

“Müslüman ülkede doğmayanların suçu ne? Müslüman olmayanlar cennete girecekler mi? Yahudi ve Hristiyanlar cennete girecekler mi?…” Bu ve benzerleri aslında aynı soru. Anlamı bilerek veya bilmeyerek perdelenen sözcüklerin varlığı, bu tür sorulara kimseyi tatmin etmeyen yanıtlar verilmesine ortam sağlıyor. Örneğin Kuran’daki Arapça din sözcüğü ile Türkçedeki din sözcüğünün bambaşka anlamlara sahip olduğundan habersiz kişiler bu soruyu yanlış yanıtlamak zorundalar. Kuran’ı yetersiz bulup sözde hadisişeriflere bakanlar zaten hepten kayboldular… Doğru yanıtın özeti aşağıda. Okumaya devam et