Kitap İncelemesi: Volkan Ertit – Endişeli Muhafazakarlar Çağı

Kitap arkası yazısından: “Profesör: Doktoranızda ne çalışacaksınız? Ertit: Hocam, ben genel algının aksine Türkiye’nin sekülerleştiğini, yani Türkiye’de dinin gücünün ve prestijinin azaldığını, yeni neslin kendilerinden önceki kuşaklara nazaran dine daha uzak olduklarını düşünüyorum. Ve doktora tezimde de bu toplumda dinin hayattan çekilmesinin ardında yatan sebepleri çalışmak istiyorum. Profesör: Affedersiniz ama, Türkiye her geçen gün kış uykusuna yatmış bir hayvan gibi İranlaşırken, siz nasıl olur da böyle bir şeyi savunabilirsiniz! (Doktoraya kabul edilmedim) Bu kitabın ortaya çıkış amacı da sosyoloji profesörlerinin dahi “kış uykusuna yatmış bir hayvan gibi İranlaştığını” düşündüğü bir ülkede dinin prestijinin ve gücünün azaldığını, gündelik yaşamdan kesitler ve akademik çalışmalar ile göstererek daha geniş kitleler ile paylaşma arzusudur.” Okumaya devam et

“Yine İlgilen Ama Hobi Olarak…”

Gelenekçi din algısı, din kavramını yaşamın tümünü açıklayan sonsuz kapsayıcılıkta bir öğreti veya bütün kuralların üzerinde bir hukuk ilkesi olarak değil, parçayı açıklayan ve bütünü bireysel deneyime ve bilgi birikimine bırakan bir özel ilgi alanı durumuna düşürmüş. Yaşamın her alanında yaşanan ahlaki çıkmazları veya geniş gri alanları gelenek dinlerinin bilenlerine (örneğin “hoca”lara) sorduğumuzda aldığımız –veya aslında alamadığımız– yanıtlar bu yitikliği göz önüne seriyor. Okumaya devam et

“Gayba İnanmak”

-I-

Doğayı gözleyip onu yöneten (veya onun içine gömülü olan veya onu var eden, nasıl ifade ederseniz edin) yasaları keşfetme süreci kökten kusurludur. Kusurlu demek, yanlış veya gereksiz olduğu anlamına kesinlikle gelmiyor. Kusursuz veya tam olmaktan uzak olduğu anlamına geliyor. Bilimsel yöntem kısaca şöyle işler: Okumaya devam et